Açıklama
Genelde siyasal parti programları, parti sözcülerinin seçimler sırasında kullandıkları söylem yalan söylemez. Fakat sıradan seçmen parti programı, seçim vaatlerine bakmaksızın oy verme eğilimini sürdürür. Aslında kamucu politikalar izlenmesini isteyen seçmen gider, seçimde özel sektörün önünü açacağını haykıran partiye oy verir. Bu parti doğal olarak özelleştirme- iş fazlası emeğin işine son verilmesi- sosyal devlete ayrılan payın kısıtlanması politikalarını gerçekleştirmeye başladığında, toplumdan feryatlar yükselir. Bazen bunun tersi yaşanır. Devletin ekonomiden alabildiğince soyutlanmasını savunan seçmen, tutar kamucu partileri iktidara getirir. Söz konusu parti/ partiler kamulaştırma- kamucu/ kamu ağırlıklı karma ekonomi-sosyal refah devletinin ihyası tipi, tam da kendilerinden beklenilen uygulamalara giriştiğinde, toplumdan benzer sesler yükselir. Ne var ki her iki durumda da hatalı olan iktidara gelen partiler değildir.
Bazen toplumda siyasetin kötülükler alanı olduğuna dair yanlış bir kanı yankılanır. Siyasal alan, sivil toplumu barındıran özel alanlar bütünlüğüyle beraber, toplumsal mücadele alanı ve tarihin sahnesini oluşturduğundan, toplumsal kesimler arası çatışma yoğunlaştığında siyasal alan, katlanılmaz sertlikte bir hesaplaşma sahasına dönüşebilir. Bu anlamda “kötülükler alanı” anlayışı haklılık kazanabilir. Oysa aynı alan, çözümün de alanıdır. Dolayısıyla yurttaşların siyasetten korkmak/ kaçınmak yerine, ona olan inançlarını tazeleyip, karşılıklı saygıya dayalı mücadele alanını tekrar kurmaları gerekmektedir. Zira siyasal alan ne denli acımasızsa, soğukkanlı siyaset adamları yerlerini ne denli demagoglara kaptırmışlarsa, siyasal sisteme iletecekleri mantıklı taleplerle düzeltme işlemini gerçekleştirecek, yine yurttaşların özbilinci ve mücadele alanında yerlerini alış şeklidir.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.