Açıklama
Mustafa Kemal Atatürk’ün dünyaya gözlerini açtığı dönem tarihsel açıdan önemli olayların yaşandığı bir dönemdir. Dünyada Fransız İhtilâli’nin ortaya çıkardığı “eşitlik, özgürlük, adalet, insan hakları ve milliyetçilik” kavramları önce Avrupa’da daha sonra da Asya’dan başlamak üzere tüm dünyada etkisini göstermeye başladı.
Bu dönemde birçok topluluğu bünyesinde barındıran ve dünyadaki değişim ve gelişmelere ayak uyduramayan ve sorunlara çözüm önerileri üretemeyen, sürekli kan kaybeden Osmanlı Devleti, milliyetçilik akımının da etkisiyle parçalanma ve çözülme sürecine girdi. Osmanlı Devleti’nde böyle bir tarihsel sürecin yaşandığı bir dönemde Mustafa Kemal dünyaya gelmişti. Bu bir ortamın etkisiyle ülkeyi kurtarma sevdası ve düşüncesi O’nun da bazı yaşıtları gibi askerlik mesleğini seçmesine sebep oldu. 1910 yılında Fransa’daki askerî manevralara katılması Mustafa Kemal’in bizzat batıyı görerek tanımasını sağladı. Mustafa Kemal, Trablusgarp’taki savaşta ise batının sömürgeci yüzünü gördü. Tüm bunlar, Mustafa Kemal’in kafasında yıkılmasına ramak kalan çok uluslu Osmanlı Devleti yerine, ulusal temellere dayanan yeni bir devletin kurulması düşüncesinin şekillenmesini sağladı. Balkan Savaşları ve hemen arkasından Birinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgi, bu düşüncesini kuvvetlendirdi ve oluşan koşullar, onu ulusal temellere dayanan ve çağdaş ilkeleri içeren Türkiye’nin kurulması mücadelesine yönetti. Birinci Dünya Savaşı Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorlukları ile Rus Çarlığı’nın sonu oldu. Yıkılmaz denen Habsburg, Hohenzollern ve Romanov hanedanlıkları peş peşe tarihteki yerlerini aldılar. Osmanlı hanedanı hâlâ devletin başında görünüyordu ama aslında Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918 tarihinde aslında fiilen sona ermişti.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.